You are using an outdated browser. For a faster, safer browsing experience, upgrade for free today.
Blog & Makaleler

Zeytinyağlı Yiyelim Aman



GIDALARIN TARİHİ

Zeytinyağlı Yiyelim Aman

 

O türküyü bilmeyeniniz yoktur. “Zeytinyağlı yiyemem aman, basma da fistan giyemem aman” diye başlar, “Senin gibi cahile, ben efendim diyemem aman” diye de devam eder. Bursa yöresine ait bu türkü 2 Kasım 1954 tarihinde İhsan Kaplayan’ dan kaynak gösterilerek Muzaffer Sarısözen tarafından derlenmiştir.  İşte bu türkü popüler hale geldiği 60/70’li yıllar ayrıca Marshall yardımlarının hız kazandığı yıllardı.   Ama sanıldığının aksine sıradan bir türkü değil. Siyasi ve ekonomik nedenleri olan tarihi bir hikayesi var.  Zeytinyağı tüketen  Anadolu insanı ‘cahildi’ denmeye getiriliyordu. Oysa  ‘Zeytinyağı” en doğal yollardan elde edilen Anadolu yağıydı.  Üstelik şarkının melodisi ise Yunan müziğinden alıntıydı. “Ayrıca türkünün basmaya karşı da bir husumeti vardı. Çünkü basma yerli kumaştı. O zamanlar Anadolu kadını genelde basma giyerdi.

 Marshall Planı 2. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konan ABD kaynaklı bir ekonomik yardım paketidir. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 16 ülke, bu plan uyarınca ABD’den ekonomik kalkınma yardımı almıştır. Marshall yardımının koşullarından biri Türkiye’nin ABD’den mısırözü yağı almasıdır. ABD geçmişten beri dünyanın en büyük mısır üretici ülkesidir. ABD birikmiş olan mısır dağlarını eritmenin bir yolu olarak mısırözü yağı ihracatını keşfetmiştir. Türk insanı zeytinyağından soğutularak mısırözü yağına ve margarine alıştırılır. Bu amaçla zeytinyağı ısınırsa kanser yapar gibi yalanlar uydurmaktan da geri kalınmaz. Halbuki zeytinyağı dumanlaşma derecesi en yüksek sıvı yağlardan biridir.
Margarine alıştırıldık. Sonrada margarin kuyrukları ile tanıştırıldık. Basma giyen kadınlarımız, plastik giysilerle tanıştırılır…

Zeytincilik Cumhuriyet İle Birlikte Hızla Gelişti Ancak…

Cumhuriyet’le birlikte Zeytincilik  hak ettiği yeri almaya başladı.  Zeytincilik seferberliği başladı.  Yurt dışından getirtilen uzmanlarla  kurslar açıldı. Ziraat mühendisleri zeytincilik eğitimi için İtalya’ya gönderildi. Çalışmalar 1937'da Bornova Zeytincilik Araştırma Enstitüsü’nün kurulması ile hızlandı. 3573 sayılı "özel zeytin kanunu" 1938 yılında çıkarıldı. Zeytin bahçesine bakım yaptırmayan üreticilere ceza veriliyordu. 

Zeytincilik hızla gelişti...

DÜŞMANLIĞIN SEBEBİ NE

Binlerce yıldır Anadolu insanını doyuran zeytinyağ, sipariş türküler, "zararlıdır" dedikodularıyla gözden düşürüldü. Zeytinyağlı sabun bile kullanılmamaya başladı.  Amerika, mısırözü yağını Türk lirası karşılığı borç olarak veriyordu.  Tarım anlaşmaları sonucu ABD, Türkiye'nin zeytinyağı ihracatını yılda 10 bin tonla sınırladı. Eğer zeytinyağı ihracatımız ABD’nin izin verdiği miktarı aşarsa Türkiye, ABD’den aynı miktarda bitkisel yağ satın almak zorundaydı. ABD, dünya pazarında  bitkisel yağlarının satışının etkilenmesini istemiyordu!

Zeytinyağında emre uyduk...

ABD tarımımızı böyle böyle ele geçirdi. Bunu yaparken sattığı mallar; gümrük vergisi, özel idare ve belediyelere ait vergiler, resim ve harçlar, sundurma ve antrepo ücretleri, rıhtım resmi ve rıhtım ücretlerinden muaf tutuldu.

Oysa zeytin Anadolu'ydu; anavatanı, Mardin, K.Maraş ve Hatay üçgeniydi.

Zeytin bütün ağaçların ilkiydi; insan sağlığına en yararlı ölmez ağaçtır. Mitolojik öyküler, kutsal kitaplar vardır zeytin ağacının köklerinde. En yaşlısının bile gövdesinden, yüzlerce yıl genç sürgünler doğar. Bu yüzden yaşadığımız coğrafyada bir adı da “ölmez ağacı”dır. zeytinyağı insanoğlu tarafından “Sıvı Altın” olarak nitelendirilmiş olup  insan beslenmesindeki vazgeçilmez yerini almıştır. Beslenme açısından neredeyse kutsal sayılan bir hazine...

Artık zeytin yağına hak ettiği değeri vermenin zamanı geldi de geçiyor bile.

  • Paylaş