You are using an outdated browser. For a faster, safer browsing experience, upgrade for free today.
Blog & Makaleler

Tuzu azalt Ömrünü Uzat



Bunları Biliyor musunuz?

TUZ ve SAĞLIK

Besinlerin pek çoğunun içinde bulunan sodyum, doğal yiyecek tuzu olarak adlandırılır. Sofra ya da mutfak tuzunun da büyük bir bölümü sodyumdur. Tuz (sodyum klorür), lezzet verici özelliği nedeniyle besin hazırlamada kullanıldığı gibi küflenme, böceklenme vb. durumları önlemek için besin saklama işlemlerinde de kullanılır.

Sağlık açısından değerlendirildiğinde; sodyum organizmada sıvı dengesini sağlamada ve kan basıncının düzenlenmesinde rol oynar. Ancak fazla tuz tüketiminin de yüksek kan basıncı (yüksek tansiyon) ile ilişkili olduğu daima dikkate alınmalıdır. Fazla tuz tüketimi, idrarla kalsiyum atımını arttırır. Bu durum kemiklerden kalsiyum kaybına neden olur. Bilindiği gibi kemiklerden kalsiyum kaybının artışı osteoporoz ve kemiklerin kırılma riskini arttırır. Bu nedenle lezzetine bakmadan yiyeceklere tuz eklenmemeli ve fazla tuzlu besinler tüketilmemelidir.

Beyaz kristal hali ile sofralarımızda yer alan tuz kimyasal olarak “sodyum” ve “klor” minerallerinden oluşur. Suda çözünme özelliğine de sahip olan tuz, denizlerde çözünmüş halde, kaya tuzu şeklinde veya göl yataklarında doğal olarak bulunur. Çeşitli işlemlerden geçirilen tuz rafine yani sofra tuzu haline gelir ve tuzluklardaki yerini alır. Sofra tuzu, insan sağlığı açısından son derece önemlidir. Çünkü vücut sıvılarının basıncını sağlama da sodyum minerali gereklidir.

Sofra tuzu ile sodyum her ne kadar aynı olarak düşünülse de aslında farklıdır. Sodyum, sofra tuzunun yapısında yer alan bir bileşiktir ve sofra tuzunun %40’ını oluşturur. Diyetle alınan diğer sodyumlu ürünler arasında monosodyum glutamat (MSG), sodyum sitrat ve sodyum bikarbonat vardır. Fazla tuzlu gıda maddelerinin sağlık üzerindeki olumsuz etkisi klorüre değil, sodyuma bağlıdır. Tuz için bir tüketim hedefi belirlenmiştir; ancak, diğer sodyum kaynaklarını da düşük tutmak gerekir.

Vücuttaki dengenin sürdürülebilmesi için tuz tüketimi gereklidir. Tuz, içerdiği sodyum ile vücut sıvılarının dengesini ve basıncın devamlılığını sağlar. Potasyum minerali ile birlikte vücutta kendi isimlerini taşıyan sodyum-potasyum adlı pompayı çalıştırarak hücrelerimizin içinde ve dışında yer alan suyun dengeli dağılımında rol oynar.

Gereğinden az sofra tuzu tüketimi, kusma, zihni bulanıklık, ağrılara neden olabileceği gibi sodyum yetersizliği aynı belirtiler ile birlikte solunum yetersizliğine de neden olabilir. Fazla tuz tüketimi ise vücutta ödeme yol açabilir. Ayrıca aşırı tuz tüketimi kan basıncının yükselmesine de neden olabilmektedir.

Gereğinden fazla tuz tüketiminin tansiyonu arttırıcı etki gösterdiği bilinir. Fakat bu durum herkes için geçerli değildir. Çünkü sodyum vücutta depolanan minerallerden biri değildir ve fazlası idrar ve ter yolu ile vücuttan atılır. Fakat bazı kişiler sodyuma karşı duyarlı olabilir ve bu bireylerde aşırı tuz tüketimi yüksek tansiyona neden olabilir.

Tansiyonu çok yüksek olan kişilerde tek suçlu tuz değildir. Bu kişilerin tansiyonunun normale döndürülebilmesi için sofra tuzu veya sodyumdan zengin besinlerinde günlük beslenme programında kısıtlanması gerekebilir.

Özellikle hazır besinler başta olmak üzere birçok besin gizli tuz kaynağıdır. Salamura besinler, turşular, tuzu alınmamış peynirler ve zeytinler beslenmemizde yer alan gizli tuz kaynaklarındandır. Bu tür besinlerin yüksek tansiyonlu kişiler tarafından tüketilmemesi uygundur.

Sağlıklı bir kişi günde 6 gramdan fazla tuz tüketmemelidir. Bu miktarda tuz; 3 silme çay kaşığı kadar sofra tuzudur. Günlük sofra tuzu tüketimi; gün boyunca yenilen yemeklerden ve ekmeklerden sağlanır. Yani 6 gram tuz sadece (!) tuzluktan karşılanmamaktadır.

  • Paylaş