You are using an outdated browser. For a faster, safer browsing experience, upgrade for free today.
Blog & Makaleler

Türk Mutfak kültürü



Bunları Biliyor musunuz?

Toplumların beslenme biçimleri, içinde bulunulan kültürel, coğrafi, ekonomik yapıya ve tarihsel sürece göre şekillenir. Asırlar önce, OrtaAsya’dan Anadolu’ya doğru akan Türk boyları, medeniyetlerin mayaladığı Anadoluya  Orta Asya’da oluşan zengin kültürü büyük bir ustalıkla ve yol boyu, geçtikleri her ülkeden aldıkları malzemeyle zenginleştirerek taşımışlardır. Yüzyılların birikimine gelenekler, geleneklere zengin coğrafi etkinlik eklenince Türk  mutfağı kültürel gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Göçebelik ve tarımsal ekonomik yapı, Türk yemeklerini etkilemiştir.

Türk mutfağındaki çeşit zenginliği birçok etkene bağlıdır. Kısa bir ifadeyle orta Asya ve Anadolu topraklarının sunduğu ürünlerdeki çeşitlilik, uzun bir tarihsel süreç boyunca birbirinden farklı birçok kültürle yaşanan etkileşim, Selçuklu, Bizans ve Osmanlı gibi İmparatorlukların saraylarında gelişen yeni tatlar, mutfak kültürümüzün yeni yapısını kazanmasında rol oynamıştır. Bizans,  Ortadoğu, Avrupa ve Güney Akdeniz Mutfaklarının etkileşimi İmparatorluğun ulaştığı geniş alanda sürekli bir alış veriş çerçevesinde şekillenmiştir. Türk mutfağı; Türklerin uzun yıllar, baharat yolunu denetim altında tutmasından dolayı Dünya’nın en gelişmiş mutfaklarından birisi olmuştur.

Mutfak  kültürü  denildiğinde  insanının  beslenmesini sağlayan yiyecekler- içecekler, hazırlanması, pişirilmesi, korunması; bu işlemler için gerekli araç-gereç ve teknikler ile yemek yeme adabı ve mutfak çevresinde gelişen tüm uygulamalar ve inanışlar anlaşılmalıdır.  Türk Mutfağı, çeşit zenginliği ve damak tadına uygunluk yönünden olduğu kadar birçok yemek ve yiyecek türü ile sağlıklı ve dengeli beslenmeye iyi bir örnek oluşturmaktadır. Türk mutfağındaki çeşit zenginliği bir çok etkene bağlıdır.

İşte, yıllar sonra Anadolu ve Rumeli’nde gelişen Osmanlı kültürü ve de bu kültürün önemli bir bölümünü oluşturan mutfak ve yemek töreleri Asya Türklerinin tarihsel birikimiyle birlikte oluştu, gelişti ve tanındı. Bu hareketli kültür birikimini Anadoluda, destekleyecek ve üretkenliğini arttıracak bir çok eleman vardı. Verimli topraklar, bol su, güneş, bitki çeşitliliği, tarım kültürü  ve etrafını kuşatan üç ayrı deniz; Akdeniz, Ege Denizi.

Bu üç deniz bütün mal varlıklarını Anadolu göçmenlerinin emrine sunmuştu ve bu üç denize bağlı iki boğaz ve de onları birbirine bağlayan Marmara Denizi, bir yandan kendine özgü bereketi ile bir yandan da Anadolu’da, dört mevsimi bir arada yaşamanın özellikleri ile, Batı’da bahar keyfi sürerken, Güney’de yaz, Karadeniz’de ılıman bir sonbaharı yaşama imkanını kullanarak, ülkenin bütününü, her mevsim taze sebzeler ve değişik meyvelerle donatıyordu. Atalarımızdan kalan mirasla bizler, bugün de aynı keyfi yaşıyoruz. İşte bu nedenlerle Türk  mutfağının ve yemek kültürünün özelliklerini, tarihsel kültürel birikiminin verdiği çeşitlilik ve coğrafyanın ve iklimlerin verdiği zenginlik ve de denizlerin, göllerin getirdiği bereketle birlikte incelenmeli ve düşünülmeli.

Kısa bir ifadeyle orta Asya ve Anadolu topraklarının sunduğu ürünlerdeki çeşitlilik, uzun bir tarihsel süreç boyunca birbirinden farklı birçok kültürle yaşanan etkileşim, Selçuklu ve Osmanlı gibi imparatorlukların saraylarında gelişen yeni tatlar, mutfak kültürümüzün yeni yapısını kazanmasında rol oynamıştır.
Türk mutfağı bölgeden bölgeye göreye farklı  lezzetleri barındıran yeme-içme biçimleri, özel gün, kutlama ve törenlerde ayrı bir anlam hatta kutsallık taşır .Türk Mutfağı, çeşit zenginliği ve damak tadına uygunluk yönünden olduğu kadar birçok yemek ve yiyecek türü ile sağlıklı ve dengeli beslenmeye örnek olabilecek örnekleri barındırmaktadır.

Toplumları var eden ve birbirlerinden ayıran kültürün en önemli unsurlarından biri de  mutfaktır. Türk mutfak kültürü, damak zevkini sanatla birleştirmişlerdir. Çok geniş bir  coğrafyada çeşitli kültürlerle etkileşim içine girmişler, çok farklı kültürlerin  de etkisiyle zengin bir mutfağın eşsiz örneklerini büyük bir ustalıkla sergilemişlerdir, Orta Asya’dan getirdikleri mutfak kültürünü Akdeniz ve Anadolu mutfağı ile birleştirterek  zirveye çıkarmışlardır.  Anadolu topraklarında oluşturduğumuz bu beslenme şeklini AKASYA (Akdeniz+ ASYA Diyeti) diyeti olarak ifade edebiliriz. AKDENİZ-ASYA DİYETİ   Bu şekilde yaşamak imkansız görülebilir, fakat gerçekte Akdeniz ve Asya kültüründe yaşayan insanlar 5000 yılı aşkın bir süredir bu yaşam tarzını benimsemişler ve karşılığını da almışlardır.

Yemek kültürümüz, son yüzyılda yaşanan gelişmelerle birlikte kaybolmaya yüz tutmuştur. Önceleri Batı tarzı yemekler yapmaya yönelinmiş, daha sonra buna hızlı beslenme  adı ile sağlıksız bir yeme alışkanlığı daha eklenmiştir. Bütün bu doğallıktan uzak, son derece sağlıksız alışkanlıklar toplumumuzda kabul görmeye başlarken, öz mutfağımız maalesef yitirilmektedir. Düğün, bayram, cenaze ve ramazan gibi bizleri kaynaştıran, birlik ve beraberliğimizi pekiştirecek özel gün ve zamanlarda hazırladığımız, aile büyüklerimizden miras kalan ve vaktiyle dedelerimizin sofralarını süslemiş ve halen lezzeti ve görselliği ile sofralarımızda ayrıcalıklı bir yere sahip yemek çeşitlerimiz vardır ve tüm bunlar, başka hiçbir kültürde rastlayamayacağımız  coşku, sevgi, özen ve paylaşım duygularıyla hazırlanan yemeklerdir. Bizleri “biz” yapan bu duygularla yaşayan mutfak kültürümüzün, gelecek kuşaklara kesintiye uğramadan, zarar görmeden ve özünü hiç yitirmeden ulaşması gerekmektedir.

  • Paylaş