You are using an outdated browser. For a faster, safer browsing experience, upgrade for free today.
Blog & Makaleler

Gıda Vatandaşlığına Doğru



Ne Yediğini Ne İçtiğini Bil

Gıda Vatandaşlığına Doğru

 GIDA VATANDAŞLIĞI Wilkins bu kavramı “sosyal ve ekonomik açıdan adil ve çevresel olarak sürdürülebilir bir gıda sisteminin geliştirilmesini destekleyen, tehditten ziyade gıda ile ilgili davranışlara katılma uygulaması.” olarak tanımlıyor. 

İnsanların kendi gıda ve tarım sistemlerini tanımlaması, doğaya saygılı üretim yollarıyla üretilmiş sağlıklı ve yerel kültüre uygun gıdayı üretme ve o gıdaya erişim hakkıdır.  Yediklerinizin kimler tarafından ne şekilde üretildiğini önemsiyorsanız, seçimlerinizi doğa dostu üretim yöntemleriyle üretilmiş gıdalardan seçmeye çalışıyorsanız, gıda vatandaşı olmaya başlıyorsunuz demektir. Yaptığınız seçimler sizlere her zaman yeni ufuklar açacaktır.  Gıda alışveriş alışkanlığınızı bugün tek bir ürün üzerinden değiştirmeye başlamak, bunu zamanla tüm mutfağınıza yayacaktır.  Sonuçları yaşam kalitenize yansıyacaktır.

Mevcut hiper marketler dışında başka gıda temin yolları arayışına girmek de sizleri, sizin gibi düşünen, aynı hassasiyetleri paylaştığınız organizasyonlarla tanıştıracaktır. Sürece dahil olma ve üretici ile ilişki kurma, üreticiyi tanıma, gıdaya olan güveni sertifika güveninden karşılıklı güvene boyutuna taşır. Üretim süreçlerinin tüm zorluklarını bilme, üretime harcanan emeğin farkında olma üreticilerin adil ücret almasını sağlamakla birlikte ürün fiyatlarındaki değişimi de kabul edilebilir kılar.

Hep birlikte zor zamanlardan geçerken ne yediğimize her zamankinden daha önem vermeye başladık. Hepimiz bu dönemi atlattığımızda yapmak istediğimiz ama yapamadığımız, değiştirmek istediğimiz ama değiştiremediğimiz alışkanlıklarımızı değiştirme listeleri oluşturur olduk. Bir değişiklik de yediklerimiz üzerinden olsun. Bir yerden başlayalım. Soframıza en çok koyduğumuz ürünü yapabiliyorsak evde yapmaya deneyelim. Mesela yoğurt yapmaktan başlayabiliriz. Yapamıyorsak en doğru kaynağına ulaşmayı hedefleyelim.

Son günlerde bağışıklık sistemimizi güçlendirmek adına doktorlar, diyetisyenler, komşu teyzeler her gün bir başka sebze meyvenin şifasından bahsederken, önümüze devamlı bir mucizevi karışım reçetesi konar oldu. Önümüze bu bilgileri koyanlara bir de şu sorular sorulmalı: ‘Acaba biz ne yiyoruz?’ ve ‘Yediklerimizden şifa bekleyebilir miyiz?’ Araştırmalar gösteriyor ki; özellikle bebek sahibi olma ve salgın/kronik hastalıklara yakalanma, beslenme düzenini değiştiren, yediklerimizi düşünmeye iten ilk nedenler arasında. Bebek sahibi olan ebeveynler, özelikle de ek gıdaya geçiş döneminde, doğal çiftlikler araştırmaya, organik gıdaya ulaşmaya çalışıyorlar. Kısa süreli de olsa, beslenme alışkanlıkları değişmeye, dönüşmeye başlıyor. Hatta evde yapılabilmesi mümkün olan yoğurt, ekmek, kefir gibi gıdalar yine bu dönemde deneniyor. Kimi bu dönem sonrasında kalıcı dahi olabiliyor. Ciddi sonuçlara yol açabilecek hastalıklara yakalanıldığı ya da yakalanma ihtimali olduğu zamanlarda da benzer durumlar yaşanıyor. Doğal karışımlar, mucizevi bitkiler, köyden, çiftlikten ürünler çare olarak görülüyor.

Gıda ile olan ilişkisini alışverişin ötesine taşıyan gıda vatandaşları, gıdanın üretim, dağıtım ve tedarik boyutuna alternatif gıda ağları aracılığıyla daha fazla dahil olma şansını yakalarken, üretici ve tüketici arasında farklı sosyo-ekonomik ilişkileri yeniden kurarak, başta kendilerinin olmak üzere, gıdaya olan kaybolan güvenin geri kazanılmasına da yardım etmiş olurlar .

Gıda  üretimi sadece,

tüketicilerin üretilenleri satın aldıkları ortam değildir,

endüstriyel üretim değildir,

market değildir

yan gelip yatma yeri değildir.

zehir değildir,

bilinçsiz tüketim değildir,

doğadan kendini ayrı tutmak değildir,

tek kendini düşünme değildir,

toprağı taşa dönüştürmek değildir,

istediğini istediğin zaman ve istediğin kadar almak değildir

 

Bir virüs gelecek ve dünyadaki insan yaşamını alt üst edecek altı üstü gözle görülmeyen bir protein iplikçiği. COVİD-19’un  insanlığa verdiği korku ve ona bağlı olarak beslenme alışkanlıklarımızda değişimler yaşıyoruz.

Ne yapmalı ? farklı bir pencereden bakabilecek miyiz? yoksa tehlike geçince eski alışkanlıklarımıza devam edeceğiz.

Özet olarak bu sorunları merkezi hükümetlerden beklemek çözüm odaklı olmayacak burada yerel yönetimler devreye girmek zorunda çünkü artık yerel yönetimlerin 100 yıl önceki sistemlerle yereli idare etmek mümkün olmayacak.

 

Gıda  Vatandaşlığı  anlayışının altı temel kapsayıcı ilkesi :

  • ¥ Gıda hakkı: Herkesin yeterli, sağlıklı, kültürüne uygun gıdaya erişim hakkı vardır. Gıda ticari bir meta değildir ve küresel şirketler tarafından yönetilmemelidir.
  • ¥ Gıda üreticileri hakları:  Geleneksel olarak gıda üreten bütün kesimlerin üretme ve yaşamlarını devam ettirme hakkı vardır. Gıda üreticilerinin üretim hakkı engellnemez. Ayrıca, kadınların her alanda söz hakkı olmalıdır.
  • ¥ Yerel gıda sistemleri: Gıda sistemi yerelleşmelidir. Gıda sistemleri üzerinde üretici ve tüketicilerin karşılıklı inisiyatifine dayanan karar alma yöntemleri geliştirilmelidir. Üreticilere güvenli, sağlıklı ve besleyici gıda üretme, bu ürünleri tüketicilere sunma hakkı tanınmalıdır.
  • ¥Ortak varlıklar: Köylülerin ortak varlıkları olan meralar, dereler, ormanlar,aynı zamanda üretim yapılan tarımsal araziler üreticiler lehine güvence altına alınmalı, bunların ticarileştirilmesi önlenmelidir.
  • ¥ Bilgi ve deneyim aktarımı: Çiftçiilerin yerel ve pratik deneyimine dayanan bilgi güvence altına alınmalı, yeni kuşaklara aktarılmalı ve ticarileştirilmemelidir.
  • ¥ Ekoloji: Doğa ile dost ekolojik tarım modeli desteklenmelidir.
  • Paylaş