You are using an outdated browser. For a faster, safer browsing experience, upgrade for free today.
Blog & Makaleler

EKMEK İSRAFI



Ne Yediğini Ne İçtiğini Bil

ÖPÜP BAŞIMIZA KOYDUĞUMUZ EKMEK

Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından  yapılan araştırmaya göre ülkemizde üretilen ekmeğin % 5,9’u   israf edilmektedir.  Araştırma ;

  1. Ekmek üretiminin günde 101 milyon, yılda 37 milyar adet,
  2. Ekmek tüketiminin günde 95 milyon, yılda 35 milyar adet,
  3. Ekmek israfının günde 6 milyon, yılda 2,1 milyar adet,
  4. Kişi başı günlük ekmek israfının 20 gr     olduğunu ortaya çıkarmıştır.

İsraf nedeniyle yıllık ekonomik kaybımız 1,546 milyar TL’dir. Bu rakam, dünya birincisi olduğumuz un ihracatından elde ettiğimiz gelire eşdeğerdir. Bu kayıp, dünya ekonomisinde yükselişini sürdüren ülkemiz için ciddi bir kayıptır. Nitekim 1,5 milyar TL ile;

  1.  Ülkenin 23 günlük ekmek ihtiyacı karşılanabilmekte,
  2. 460 bin öğrenciye her ay 280 TL burs verilebilmekte,
  3. 300 öğrenci kapasiteli 250 yurt,
  4. 16 derslikli 500 okul veya 100 yataklı 80 hastane yapılabilmektedir.

Araştırmada; İsrafının kötü niyetten ziyade “ihmal ve bilgisizlikten” kaynaklandığına, ekmeğin insan gıdası olarak tüketilmemesi veya çöpe atılmasının israf olarak tanımlanması gerektiğine, bu bağlamda hayvan beslenmesinde kullanılan ekmeğin de israf olarak nitelendirilmesi gerektiğine vurgu yapılmaktadır.

Buğday ve ekmek, dünya tarihinde kültür tanımını başlatan ilk bölgelerden Anadolu’da yaşayanların adeta genlerine sinmiştir. Bugün bile, ekmeksiz bir yaşamı düşünemeyiz.  Yoksul olsun, zengin olsun fark etmez; önce ekmek lokmasını ağzımıza atar, sonra tabağımızdaki zeytini, peyniri  ekmeğine katık ederiz. Oysa Batılı kültürlerde yemek biçimi daha değişiktir. Çatal önce tabağa gider, sonra el ekmeğe yönelir. Bizde ekmek azık, onlardaysa katıktır; biz önce ekmekle başlarız, onlar ise yiyecekle.

 Ancak, kültürler farklı olsa da ekmek tutkusu tüm insanları birleştirir. Geçmişten günümüze, kıtadan kıtaya, bir iklimden ötekine, ülkeden ülkeye, coğrafya ve kültüre göre, adları, yapılış biçimleri, pişirme teknikleri ve tatları ne denli değişik olursa olsun, ekmek başlı başına bir yiyecek, hem de vazgeçilmez bir gıdadır insanlar için. Bu yüzden de dünyada en çok üretilen ve tüketilen temel besin kaynağı olmuştur ekmek. Orta Asya’dan gelen göçebe Türk boylarının getirdiği ekmek kültürü; Selçuklular, Türk beylikleri, ardından Osmanlı İmparatorluğundan bugünlere kadar uzayan bir zaman çizgisinde Anadolu komşu bölgelerin ekmek alışkanlıkları çeşitleriyle iç içe geçti. Ülkemizin gerçek bir ekmek hazinesi olması, bu kültürel zenginliklerin doğal bir sonucudur. Ekmek, bizim en temel gıdamızdır.

Türkler kadar ekmeği seven başka bir millet var mıdır acaba Avrupalıların yedikleri ekmek bizim için tadımlıktır. Bizler ise onu yemiş niyetine yeriz. Karpuzla yeriz, üzümle yeriz, cevizle yeriz, onun tadını çıkarırız. Çorbayı ekmek doğramadan içmeyiz. Yanında ekmek olmadan yediğimiz yemekten bir tat alamayız. O kadar ki, pilâvı, baklavayı bile ekmekle yeriz. Küçükler okuldan gelir gelmez, yemiş niyetine yemek için annelerinden ekmek isterler. Başka yemekler, ekmek yemeye vesile olan bir süs gibi gelir bize. şehirlisi de böyledir, köylüsü de… Ekmek, günlük kazancımızın da bir ifade şeklidir. "Ekmek parası için çalışıyoruz", "evde çocuklar ekmek bekliyorlar", "biz bu işten ekmek yemeyelim mi?" gibi tabirleri sıkça kullanırız. Ekmek, Türk sofralarının temel gıdası, mübarek bir gıda olarak bilinir; bu sebeple çiğnenmez, rast gele atılmaz ve ona saygısızlık etmek günah sayılır. Yere düştüğünde yerden alınır ve üç defa öpülür, bir kenara kaldırılır.  Ekmeğe o kadar büyük hürmetimiz vardır ki, kırıntılarını itina ile tane tane toplamaktan üşenmeyiz, günahından korkarız.

Vaktiyle annelerimiz, babalarımız yere düşen ekmeği hiç ihmal etmezler, hemen kaşlarını çatarak "öp" ihtarını basarlardı. Bugünkü sofralarda yere düşen ekmeği öpüp başına koymak âdeti artık tarihe karıştı. Büyüklerimizin bile elini zor öpüyoruz.  

Soframızda her öğünde yer alan, olmazsa olmaz ve tadından asla vazgeçemediğimiz ekmeği, kimimiz fırından yeni çıkmış, buharı üzerinde çıtır çıtır severiz; kimimizin midesi hassastır, ağızda dağılanı tercih ederiz. Kimimiz pamuk gibi yumuşacık içine, kimimiz kıtır kıtır kabuğuna vurgunuzdur. Kısacası soframızdan ekmeği eksik etmeyiz. Onun güzel tadı dilimize öylesine yerleşmiştir ki, atasözlerinde, benzetmelerde, günlük yaşamda bir an bile bırakmaz peşimizi. Ekmek bize Allah’ın verdiği bir nimettir. Ekmeğin bir adı da nimet’tir. Bu nedenle "Kur’an, nimet çarpsın" diye ekmek üzerine yemin ederiz. Direnmek, zorluklarla mücadele, hem ekmek içindir, hem de bu mücadeleyi sürdürebilmek için gerekli gücü ekmekten alırız. Alnımızın teriyle "ekmek parası" kazanırız, ama "ekmek aslanın ağzındadır". Kısacası ülkemizde, inancın, emeğin, hayat veren, güç veren bir yiyeceğin adıdır ekmek... Ekmek kokusu, toprak kokusudur. Belki bütün bir tabiatı onda koklarız. Ekmek, kokusuyla çağırır, davet eder bizi. Çocukluğumuzun fırınlarından, sokaklara yayılan o buram buram kokuları hiç unuturmuyuz ... Ekmek kokusunda kendimizi buluruz. Toprak kokusu hep çeker bizi. Ekmekte bizden bir şeyler koklarız. Ekmeği ısırırken bilmem kaç kişinin emeği geçmiştir diye düşünürüz... Sofraların ağasıdır o. Sevdasız baş, ekmeksiz aş olmazmış. Ekmeğe basan ayağa düşer, ekmekle oynayanlar da iflâh olmazmış. Ekmeği severiz...

Peki kültürümüzde bu kadar önemli bir yeri olan ekmeğe öpüp başımıza koyduğumuz gibi değer veriyor muyuz?  Eğer böyle ise  neden çöp kutularından ekmek çıkıyor? Neden ülkemizde üretilen ekmeğin % 5.9’u israf edilmektedir?

Ekmek israfına karşı önlemler

  • İhtiyaç ölçüsünde ekmek alınmalıdır.
  • Ekmek açıkta bırakılmamalıdır. Bir bez içine sararak ya da naylon torbada muhafaza ederek saklanır.
  • Ekmek kurumuşsa ıslak bir beze sarılarak, buzdolabına konduğunda yumuşar.
  • Ekmek alındığı gün buzdolabına konursa 1 hafta süreyle saklanabilir.
  • Ekmek dilimlenerek temiz bir poşet içinde derin dondurucuda 3 ay saklanabilir. (Derin dondurucuya ekmek taze iken konursa çözündüğünde de taze olur)
  • Bayatlayan ekmekler ile değişik yemekler yapılabilir.
  • (Fırınlayıp kurutarak köfte yapımında veya galeta unu olarak kullanmak, Yumurtalı ekmek, Tirit, Bayat ekmek tatlısı, Bayat ekmek pizzası)
  • Tek tip büyük ekmeğin yanı sıra küçük boy ekmekler de yapılabilir.
  •  Ekmeğe bayatlamayı geciktiren zararsız maddeler katılabilir.
  •  Ekmeğin saklanması ve değerlendirilmesi konularında halkı bilinçlendirme çalışmaları yapılabilir.

 

Ekmek hakkında birkaç öneri daha…

  • Ekmeği sofraya ya da yemek masasına dilimler halinde koyun ve dilimler halinde
    tüketin ki ne kadar yediğinizi hesap edebilesiniz.
  • Ekmeği sıcak olarak tüketmeyin. Ciddi sindirim sorunlarına neden olabilir.
  • Ekmeği daha çok çorbalar ve sebzeler gibi sulu yemeklerle tüketin. Hamur işleri, bulgur ve pirinç pilavı gibi katı yemeklerin yanı sıra da ekmek yemek fazla kilo almanıza neden olur.

Kızarmış ekmeğin sindirimi daha kolaydır ama ateşin etkisiyle içindeki bazı vitamin ve mineraller değer kaybına uğrar. Bayat ekmeği ise kızartarak değerlendirin

  • Paylaş