You are using an outdated browser. For a faster, safer browsing experience, upgrade for free today.
Blog & Makaleler

DENİZ KUSTU



Ne Yediğini Ne İçtiğini Bil

DENİZ KUSTU

Corona, küresel ısınma, hava kirliliği, azalan su kaynakları derken Müsilaj diye yeni bir terimle daha karşılaştık. Müsilajın daha anlaşılır olan bir diğer adı, deniz salyası demekle birlikte, uzman görüşlerinden de yararlanarak aslında bu olana denizin kusması demek, olayın neden ve sonucunu pratik olarak anlamamızı sağlar.

Geçtiğimiz yıllarda daha az miktarda görülen deniz salyası, öylesine çoğaldı ki, Marmara Denizi’nin yüzeyinde gördüğümüz bu salyaların kat kat fazlası denizin dibini de sarmış.

Deniz Küstü

“Deniz Küstü” romanında Yaşar Kemal İstanbul şehrinin dokusundaki bozulmayı anlatır. Marmara 40 yıl önce küsmüştü, şimdi ise kelimenin tam anlamıyla kustu! 

Bir iç deniz olan Marmara Denizi'nin çevresinde başta 17 milyonluk İstanbul olmak üzere yaklaşık 25 milyon insan yaşıyor. Bütün bu insanların evsel atıklarını, Trakya bölgesinden gelen Ergene yoluyla akan bölgenin tarım ve sanayi kirliliğini, İzmit Körfezi’nden yoğun sanayinin atıklarını doğrudan ya da dolaylı olarak Marmara Denizi'ne gönderdik. Ve göndermeye devam ediyoruz.

Marmara Denizi kıyı su kütlelerinin sediman organik kimyasal durumu bozan en büyük etken tarımda kullanılan zirai ilaçların kontrolsüz ve fazla kullanılması sonucu su kaynaklarını kirletmesi de göz önünde tutulmalıdır.

Adı mavi kendi siyah akan Tuna Nehri doğu Avrupa’nın sanayi atıkları Karadeniz’e boşalıyor. Karadeniz’in ölü ve kirli tabanından alt akıntı yoluyla Marmara’ya bir başka kirlilik boca oluyor.

Küresel ısınma nedeniyle denizlerdeki sıcaklığın 1 ila 2 derece artması, deniz salyası için daha uygun bir ortam oluşturduğu uzmanlarca söyleniyor.

Müsilaj oluşumunun üç temel tetikleyicisi var.

Birincisi küresel iklim değişimine bağlı olarak Akdeniz havzasında sıcaklıkların yükselmesi.

Deniz yüzey sıcaklığı verilerine bakıldığında, Marmara Denizi'nin sıcaklığı  40 yıllık ortalama verinin 2,5 °C derece üzerinde.

İkincisi tetikleyici ise Marmara denizinin coğrafi yapısı . Denizin üstündeki 25 metre Karadeniz'den gelen sudan, 25 metrenin altı ise Akdeniz'den gelen sudan oluşuyor. İki su kütlesi arasındaki tabaka Marmara Denizi'nin yüzeyi ile dibi arasındaki ilişkiyi zorlaştırıyor.  Karadeniz'den akıntı gelmediğinde Marmara'nın üst akıntısı da azalıyor, durağanlaşıyor, özellikle körfezlerde sirkülasyon iyice azalıyor.

3. ve en önemli tetikleyici ise kirlilik yani denize gönderdiğimiz atıklar.

Sonuç olarak;  denizin kusmasının asıl nedeni, kirlilik! 

Artık Marmara’nın midesi, insan kaynaklı bunca pisliği kaldıramadığı için kusuyor.

Denizlerde yaşayan fito-planktonlar, sayıları arttığında yaşadıkları stres nedeniyle müsilaj üretiyor. Ayrıca denizlerdeki azot ve fosfor kirliliği, deniz sıcaklığının artması ve deniz durgunluğu da bu durumu şiddetlendiriyor.

Müsilaj, denizin derinlerinde yüzeyden daha fazla bulunmaktadır. Bir kısmı parçalanarak yüzeye çıkarken bir kısmı da dibe çökmektedir. Parçalanma sırasında sudaki oksijeni kullandığı için çözünmüş oksijen miktarında azalmaya, diğer canlıların alanlarını örterek ekolojik tahribatlara sebep olmaktadır. Dibe çökenler ise dipteki yaşamı tehdit etmektedir. (Vatozlar, kalkan balığı, pisi balığı gibi.)

Öte yandan müsilajın oluşmasında etkili olan bazı türler, toksin içermektedir. Bunlar da solungaçla nefes alan bazı canlılar için risk oluşturmaktadır. Ancak bu tip canlılar genellikle bu tehlikeyi sezdikleri zaman bu bölgeden kaçmaktadırlar. Bu da canlılarda ve biyoçeşitlilikte azalmaya neden olmaktadır.

Bugünlerde Marmara kıyılarında yumurtlayan gümüş balıkları kümelenmiş olan müsilaj tabakaları nedeniyle oksijensiz kalmışlardır ve yoğun miktarda ölümlerine rastlanmıştır.

Müsilaj başta dışklı kökenli Escherichia coli bakterisi  olmak üzere bazı mikroorganizmaları ağır metalleri (civa, kurşun, arsenik) yapısında bulundurabiliyor.

Şu ana kadarki bilimsel verilerin ışığında  müsilajlı denizlerde yaşayan balıkların tüketilmesi herhangi bir hastalığa neden olmadığı söylenebilir.  Ancak bu dönemde  kabuklu deniz ürünlerinden (midye, ıstakoz) kaçınmanız da yarar var.  Kültür balıkçılığı yapılan yerlerden su ürünleri almaya devam edebilirsiniz.

  • Paylaş