You are using an outdated browser. For a faster, safer browsing experience, upgrade for free today.
Blog & Makaleler

Beslenme ve Kanser



Ne Yediğini Ne İçtiğini Bil

Beslenme şekli kanser oluşmasında önemli faktörlerden biridir. Beslenme kanser oluşmasına etki ettiği gibi, kanser de kişinin beslenme durumunu etkilemektedir. Farklı kaynaklara göre kanserin beslenme ile ilgisi %10-70 arasında olup, %35 oranı kabul edilmektedir. Gıdalar ekiminden başlamak üzere soframıza gelinceye kadar pek çok aşamadan geçerler. Bu aşamalarda besinlerin çeşitli fiziksel, kimyasal vb. değişikliklere maruz kalmaları, yabancı maddelerle kontamine olmaları vb. besinin kalitesini etkilediği kadar o besinin sağlığı bozucu hale gelmesini de etkileyebilir. Organizmada yeni hücre oluşumunda, besinlerin kalite ve miktarı büyük önem taşır. Organizmanın temel taşı olan hücrede oluşacak herhangi bir bozukluk zamanla etkinliğini artırarak dokulara, organlara ve tüm organizmaya yayılır. 
1) Gıdalarda Üreyen Küf ve Toksinler: Gıdaların sıcak ve nemli bölgelerde uygun koşullarda saklanmaması küflenmeye neden olur. Küflerin oluşturduğu mikotoksinler kanser oluşumuna neden olmaktadır. Örneğin aflotoksinin en çok özafagus ve karaciğer kanserine neden olduğu bilinmektedir.
2) Gıdalardaki Doğal Kanserojenler: Nitrat ve nitritler Gıdalarda ve sularda bulunan maddelerdir. Nitritler bölgenin özelliğine göre sularda fazla miktarda bulunabilir. Diğer kaynakları ise etlerin korunmasında kulanılan nitrit ve nitrat tuzlarıdır. Nitrit ve nitratın N-Nitros bileşikleri oluşturdukları bunlarında kanser riskini artırdığı savunulmaktadır. Ayrıca fazla tüketilen tuz da bu tür moleküllerin oluşmasına neden olmaktadır. Sağlıklı bir insanın günlük tuz tüketimi 5-6 gramı geçmemelidir. 
3)Gıda İşleme Yöntemleri: Günümüzde teknolojinin gelişmesinden gıda endüstrisi de etkilenmekte ve besinler pek çok işlemden geçirilmektedir. Bu işlemlerden biri de besinlerin saflaştırılmasıdır. Gıdaların aşırı saflaştırılması posa ve antioksidantların kaybına neden olur. Örneğin buğdayın kepeği ve özü alınarak beyaz un haline getirildiğinde, kanserden koruyucu maddelerin %90’ı kaybolur. Tüketilen buğdayda posa azaldığından, kolorektal kanser riski artar. Taze sebze ve meyveler toplandıktan sonra işleme koşullarına bağlı olarak vitamin değerlerinde azalmalar olur. Sebzeler oda ısısında ve oksijenle temas edecek şekilde bekletilirse vitamin kayıpları olur. Bu nedenle sebze ve meyveler soğutucuda saklanmalı, kullanılacağı zaman doğranmalıdır. Sebze ve meyvelerin güneşte kurutulması da vitamin kayıplarını artırmaktadır. Bitkisel yağlar kanserden koruyucu, antioksidant vitaminlerden E vitaminini içerirler. E vitamini kaybını önlemek için yağlar ışık ve oksijenle temas etmeyecek şekilde saklanmalıdır. 
4) Gıda Pişirme Yöntemleri: Pişirme yöntemleri besinlerin yapılarında bazı değişikliklere neden olur. Yanlış pişirme yöntemleri nedeniyle Gıdalarda kanserden koruyucu vitamin kaybı ve kanserojenler oluşur. Özellikle protein ve yağ içeriği fazla olan besinlerin (et vb.) direk ateş ile temas ederek, dumanla tütsülenerek pişirilmesi ile kanser yapıcı maddeler oluşmaktadır. Kızgın yağda kızartılmış besinleri çok tüketmek ve yağı yaktıktan sonra yemeklere katmak kanser riskini artırmaktadır.
5) GıdalKatkı Maddeleri: Gıda maddelerinin uzun süre bozulmadan saklanabilmesi, raf ömrününün uzatılması, lezzet ve görünümlerinin değiştirilmesi amacıyla kullanılan bazı bileşikler ve renk vericiler kanser riskini artırmaktadır. Bunların zararlı olanlarının kulanımı yasaktır. Kullanımı serbest olanlar ve kullanım miktarları yönetmeliklerle belirlenmiştir. Ancak herşeyde olduğu gibi katkı maddeleri fazla miktarda vücuda alındıklarında zararlı olabilmektedirler. Yapılan araştırmalarda yapay tatlandırıcıların önerilen miktarın üzerinde tüketilmeleri halinde idrar yolu kanserlerine neden oldukları saptanmıştır. Bu nedenle satın alınacak besinlerin etiketleri mutlaka okunmalıdır. 
6) Tüketilen Gıda Çeşit ve Miktarı: Koyun, sığır, keçi ve tavuk etleri, hamburger, sade, yağlı etten yapılan köfteler, sucuk, sosis, salam, tereyağı, içyağı, yağda kızartılmış besinler, nitrit ve nitrat eklenmiş besinler, doğrudan ateşte pişmiş etlerin tüketilmesi kanser riskini artırır. Çünkü çevrede bulunan kanser yapıcı maddeler yağ içinde, besinlerin yağlı kısımlarında birikir ve kolorektal kanserlerini ilerletici safra tuzları gibi maddelerin oluşumu, yağ alımına bağlı olarak artar. Günlük diyetimizde sebze, meyve ve kurubaklagillerin yeteri kadar yer almaması nedeniyle posa tüketimimizin az olmasından dolayı barsakta birikip uzun süre kalan artıklar ve salgılardaki ögelerden bakteriler kanser yapıcı moleküller oluştururlar. Bu moleküller barsak yüzeyi ile sürekli temas ettiklerinden kanser oluşma riski artar.
7) Şişmanlık: Şişmanlık kanser çeşitlerinin oluşmasında risk faktörüdür. Şişmanlarda kanserden ölüm oranının zayıflara oranla daha fazla olduğu saptanmıştır. Yapılan bazı çalışmalarda emzirmeyen ve şişman kadınlarda meme kanserinin daha sık görüldüğü bildirilmiştir. 
8) Alkol: Aşırı alkol alımının dudak, özafagus, larinks kanserlerine neden olduğu; karaciğer, akciğer kanser riskini artırdığına ait epidemiyolojik bulgular vardır. Alkol mukozal karakterleri değiştirir, enzim ve metabolik fonksiyonları bozar ve bazı organlarda anormallikler meydana getirir. Alkolün distilasyonu sırasında fusel yağları oluşmaktadır. Bu yağlar bazı alkollü içeceklere karakteristik koku ve tat vermektedir. Bu nedenle içkilerde kullanılması kaçınılmaz olmaktadır. Bu yağların deney hayvanlarında karsinojenik etki yaptığı gösterilmiştir. Ayrıca bazı içkilerde de karsinojenik etkisi olduğu bilinen benzoprin gibi maddeler bulunmaktadır.
9) Tütün ve ürünleri: Tütün çiğnemenin, sigara ve nargile içmenin veya sigara dumanına maruz kalmanın çeşitli kanserlere neden olduğu bilinmektedir.Tütün içimi ile birlikte alkolün alınmasının kanser riskini artırdığı saptanmıştır.
10) Vitamin ve Mineraller: A,C,E vitaminleri ve çinko,kalsiyum,selenyum,iyot ve demir gibi mineralerin yetersizliklerinde de kanser oluşma riski artmaktadır. 

 

  • Paylaş